Bram Stoker‘ın Dracula‘sı BBC ve Netflix ortaklığında Mark Gatiss ve Steven Moffat tarafından uyarlanarak bir kez daha doksan dakikalık üç bölümden oluşan bir mini dizi olarak izleyici ile buluşuyor.
Öncesinde Doctor Who özellikle Sherlock ile hatırladığımız -IMDB’den baktık- Mark Gatiss ve Steven Moffat tarafından yaratılan Dracula, ilk olarak BBC tarafından televizyonda yayınlanmasının ardından Netflix’de izleyicisi ile buluştu.
Yapım her ne kadar başlangıç olarak Bram Stoker’ın eserini temel (karakterler, başlangıç noktası) alsa da Mark Gatiss ve Steven Moffat kendi imzalarını seriye atmış.
Yazıya üç bölümden oluşan seride yaşananları bölüm bölüm ufak spoiler sayılabilecek şekilde anlatarak devam edeceğim.
Spoiler Uyarısı!
Çok hafif spoiler mevcuttur.
İlk bölümde, takvimler 1891 yılını gösterdiği esnada Avukat Jonathan Harker (John Heffernan) müşterisi Kont Dracula‘yı (Claes Bang) iş için Transilvanya‘daki şatosunda ziyaret eder. Ürkütücü bir çok olay ve Kont Dracula‘nın günden güne daha genç görünmesinin ardından şatoyu araştırmaya çıkan Jonathan’ın şatoda esir olarak tutulduğunu anlaması çok fazla sürmez. Biz ise tüm bu yaşananları Jonathan Harker‘ın Macaristan‘da bir manastırda aralarında Rahibe Agatha Van Helsing‘in (Dolly Wells) de bulunduğu iki rahibeye anılarını anlatmasından anlıyoruz. İlk bölüm rahibelerin ve Kont Dracula‘nın kanlı karşılaşmasıyla son buluyor.
İkinci bölümde İngiltere’ye yol almakta olan bir gemide bulunan Kont Dracula ve atıştırmalıklarıyla çok pardon Kont Dracula ve diğer yolcularla tanışıyoruz. Deniz ortasında bir gemide kısılı kalmış şekilde bir vampir ve yaşayan insanlar varsa olacaklar az buçuk belli.
Üçüncü bölümde işin rengi değişiyor. Sonunda çok istediği İngiltere’ye ayak basan Kont Dracula karşısında son model araçlar ve tepesinde bir helikopter buluyor. Aslında bu bölüm tek başına bir seri olabilir. 123 yıl sonra yeniden hayata dönen bir vampirin modern dünya ile mücadelesi.
Spoiler Uyarısı!
Spoiler son bulmuştur.
İlk bölüm gerilim ve korku ögelerinin tavan yaptığı -diğer bölümlere kıyasla- fantastik bir hava içerisinde geçiyor. İkinci bölümde artık Kont Dracula‘ya aşinayız, neler yapabileceğini biliyoruz diye düşünürken bizi şaşırtmaya devam ediyor. Bir gemide vampirle köşe kapmaca oynayan insanlar da tansiyonu yüksek tutmaya yetiyor. Üçüncü bölüm ise ilk iki bölümün aksine kana susamış Dracula’nın aksine varlığının anlamını sorgulayan bir Dracula ile karşılaşıyoruz.
Kadroya gelecek olursak seriye yön veren ana karaktere göz atacak olursak; Kont Dracula olarak Claes Bang harika bir seçim olmuş bence. Oyunculuğu da bir o kadar harika. Hem Rahibe Agatha Van Helsing hem de Zoe Helsing olarak Dolly Wells‘i Jonathan Harker rolünde John Heffernan, Jonathan’ın nişanlısı Mina Murrey rolünde Morfydd Clark, Jonathan’ın soyundan geldiğini tahmin ettiğim Jack rolünde -aynı zamanda kendisi Nicolas Cage‘in gençliğini de rahatlıkla oynayabilir- Matthew Beard ve Lucy rolünde Lydia West‘i izliyoruz.
Şahsi fikrimi soracak olursanız üç bölümlük seri kesinlikle kaçırmamanız gereken yapımlardan. Evet Kont Dracula ile çok fazla karşılaştık, bir çok farklı şekilde anlatıldı tamam ama tüm bunlar BBC ve Netflix ortak yapımı olan 2020 model Dracula‘yı izlemenize engel olmamalı. Sizleri efsaneyi yeniden yorumlayan ekibin izlenimlerini paylaştıkları video ile baş başa bırakıyorum. Son olarak izledikten sonra yorumlarınızı paylaşırsanız sevinirim.
Görsel: Robert Viglasky – BBC/Hartswood Films/Netflix