Hargreeves kardeşler, tüm olağanüstülükleri ve peşlerini bırakmayan ufak bir sorunla geri döndü.
Henüz The Umbrella Academy‘i hiç izlemediyseniz ya da ilk sezonla beraber karakterleri de şöyle bir hatırlamak isterseniz, The Umbrella Acedemy İnceleme yazısına göz atabilirsiniz.
İlk sezon nerede kalmıştık? Evet, Hargreevesler Dünya’nın sonunu getirmişlerdi. Hayır, tüm suçu Vanya‘ya atamayız. Five‘ın son dakika hamlesi ile kardeşler son dakika bilinmeze doğru yola çıkarak kıyametten sağ kurtulmuşlardı.
1960-63 yılları arasında farklı zaman dilimlerine yolculuk eden kardeşlerden Five‘ın 1963 Amerika’sına gelmesiyle başlıyor ikinci sezon. Etrafında kardeşlerini ararken tanklarla karşılaşan Five‘ın diğer kardeşlerini bulması çok zor olmuyor. Nükleer savaş sonucu Dünya yok olmadan önce kardeşlerini bulan Five yine son dakika kıyametin on gün öncesine kaçmayı başaran Five‘ın kardeşlerini bir an önce bulması gerekmektedir.
Anlayacağınız, 2019 yılındaki kıyametten kıl payı kaçmayı başaran Hargreeves kardeşler, kıyameti de kendileri ile birlikte 1963 yılına taşımayı başarıyorlar. Sanırım şimdiye kadar ki en büyük ikinci başarıları. İlki 2019 yılındaydı.
Five‘ın (Aidan Gallagher) durumu açık. Ekibi topla, kıyameti engelle, eve dön. Farklı zamanlara yolculuk yaparak her biri tek başına kalan kardeşlere bakacak olursak; -çok ufak, tat kaçırmayan spoiler içerebilir- Luther (Tom Hopper) o iri cüssesi ile dövüş piyasasında kendine yer edinmiş, Diego (David Castaneda) akıl hastanesinde takılırken, Allison (Emmy Raver-Lampman) siyahların hakları için mücadelenin bir parçası olmuştur. Vanya (Ellen Page) ise sessiz sakin bir çiftlikte yaşamaktadır. Klaus! Klaus (Robert Sheehan) bildiğimiz gibi.
Ekipten de bahsettiğimize göre ikinci sezonu değerlendirebiliriz. Öncelikle ilk sezona kıyasla görsel efektler açısından daha iyi olduğunu söyleyip bu konuyu aradan çıkarabiliriz. İlk sezonun başarından sonraki belli ki bütçe arttırılıp daha fazla uğraş gösterilmiş. İkinci sezonda kadroya katılan Lila (Ritu Arya), Diego ile adeta mini bir ekip oluyor. Geçtiğimiz sezon kardeşlere rahat vermeyen Cha-Cha ve Hazel ise bir bakıma görevlerini İsveçliler (The Swedes) olarak anılan kardeşler Axel (Kris Holden-Ried), Otto (Jason Bryden) ve Oscar‘a (Tom Sinclair) bırakıyorlar. İlk sezon müzik seçimleriyle ortaya çıkan The Umbrella Academy bu başarısını ikinci sezonda da sürdürüyor. Dizide yer alan müziklere The Umbrella Academy çalma listesi‘nden ulaşabilirsiniz.
Geçmişe yolculuğunda etkisiyle yeni sezonda kardeşler ve Sir Reginald Hargreeves‘in geçmişi hakkında da bir çok karanlık nokta aydınlanıyor. Ayrıca ilk sezon başındaki sorunlu ilişkileri ile dağınık bir aile olan Hargreevesler ikinci sezonla birlikte yeniden aile olmayı öğreniyorlar desek yanlış olmaz. İzlenir mi? İlk sezonu sevmiştim ve ikinci sezonu da merakla bekliyordum. Bu yüzden bu soruyu kendime bu sefer hiç sormadan direkt izlemeye başladım. Zaten yazının bu kısmına kadar geldiyseniz sizde muhtemelen ilk sezonu izlemişsinizdir. İkinci sezonla The Umbrella Academy‘ye devam edebiliriz.
Yazıda eksik veya yanlış gördüğünüz kısımları ve The Umbrella Academy hakkındaki görüşlerinizi yorumlarda belirtirseniz sevinirim.
“The Umbrella Academy 2. Sezon İnceleme” üzerine 2 görüş